konya evden eve nakliyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
konya evden eve nakliyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Mayıs 2013 Cuma

Asıl Çocukluk

O gün gördüğüm tek şey, ev eşyaları, paketler ve nakliyat yazan kamyondu. Bunlara bakmak ve anlam vermek zordu, yaşı küçük olan bir çocuğun etrafına sadece masumca bakarken, bunların ne olduğunu anlamaya çalışmasıydı, garipti. Taşımacılar eşyaları paketliyor, paketledikleri eşyaları evden alıp başka eve taşıyorlarmış. Bu eşyaları taşıyan amcalara taşımacı deniliyormuş, bende direk “o zaman yaptıkları da taşımacılık” dedim çocukça bir akılla ve gülümsemeyle. Amcaları izlerken topumun kamyonun altına gittiğini fark ettim. Küçüktüm kamyonun altına bile sığacak kadar. Sonra kafamı kaldırdığımda kamyonun diğer tarafında, Konya evden eve nakliyat yazdığını gördüm. Bunu okumakta zorlandım ilk önce ilk okulda okuyunca okumakta zorlanmak normaldi aslında, dakikalar sonra okuyunca mutluluğumu hiçbir şeye değişmezdim. Galiba asıl çocukluk, okuduğum yazının bana verdiği mutluluktu.

28 Mart 2013 Perşembe

Konya da taşınma hikayesi

  Havalar çok kararsız,grip salgınları kol geziyor. Nasibime düşeni almış, kalorifer sıcaklığında camdan dışarıyı seyrederken, nane limon içiyorum. Meşgaleden yoksunluk, içimdeki benle yüzleşmelere vesile oluyor. Boyut değiştirmiş, yukarılarda bir yerden geçmişime ait kesitleri izliyorum.
  Ufak tefektim,iri kıyım akranlarım musallat olmuştu, kendimi koruyamıyordum. Bizim evi göstererek “sabilere elleşmeyeceksiniz” demişti ya, zırhlanmış, koruma altına girmiştim. Ahmet abi, koruyucu meleğim. Elleri cebinde başı öne eğik, evden çıkıyor, birkaç adım ileride taşa tüneyerek eve bakarken hüzünlü.
  Paketleme yapılmış ev eşyası kapı önüne dizilmeye başladığında, belli belirsiz kıpırdar gibi oldu, çömelmiş dizleri üzerinde ileriye doğru uzanmış kolları arasında ki başı biraz daha çökerken gözleri toprağı eşeliyordu. Taşıma için gelecek arkadaşlarına iş bırakmak istemez gibi çalışan babasını görmezden gelmişti. Kırgın, kızgındı sevdiği bu mahalleden, şehirden koparıyordu babası, yardım etmek içinden gelmiyordu.
  Takım elbiselerini, kravatları çıkararak taşımacılık işine yardıma gelen arkadaşını karşılayan Kerim amcanın neşeli haline baktıkça boğulacak gibi oluyordu Ahmet abi. Terfi edecek ne var diyordu, ne oldu şimdi, bilmediğimiz tanımadığımız şehre götürecekler bizi. Onu fark eden bir amca yanına gitti,sevecen tavırlarla gülümseyerek konuşuyor, ağabey başını yerden kaldırmadan dinlerken arada bir onaylayan hareketler yapıyordu.
  Nakliyat yapacak kamyon kapıya yanaştığında yüzündeki hüzün kaybolmuştu Ahmet ağabeyin. Kapakları açılan kamyon kasasında geceden ıslatılmış samanları süpürdüler, sonra branda serildi kasanın dibine. Babama sormuştum neden böyle yaptıklarını, kamyon kasasındaki çatlaklardan yarıklardan toz toprak girmesin, ambalajı iyi yapılamamış ev eşyası kirlenmesin cevabını almıştım. Yükleme işleminin bitiminde komşular tarafından ikram edilen yorgunluk çayını içen arkadaşlarını uğurlayan Kerim amcanın koltuk altına giren Ahmet etrafına gülücükler saçıyordu.
  Gidişine ne kadar üzülmüş, kırılmıştım, boyumca çocuklarım oldu da bir daha göremedim Ahmet ağabeyi. Nerelerde ne yapıyordur şimdilerde kim bilir.