konya evden eve taşımacılık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
konya evden eve taşımacılık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Mayıs 2013 Pazar

Güneşin doğmasına az kalmıştı, ama beni uyandıran o ses neydi? Yataktan kalkıp camdan baktığımda nakliyecilerin olduğunu gördüm. Gözüm daldı ve aklıma taşındığımız ilk gün geldi. Taşımacılar evimize geldiler paketledikleri ev eşyalarını başka eve götüreceklerini söylediler. Ben ise oyuncaklarıma ne olacağını düşünüyordum. İlk onlara ne olacak diye korktum en sevdiğim birkaç oyuncak dışında hiçbir şey alamamıştım. Üzerinde evden eve nakliye yazan kamyona her şey yüklendi, taşıma işini taşımacılar yapmıştı. Evimizi ilk defa o kadar boş görmüştüm, direk sesimin yankılandığını fark ettim, ses yankımı dinlenip eğleniyordum. Konya’ya gideceğimizi öğrendim, aslında ilk ne olduğunu anlamadım gezmeye gideceğimizi sanıyordum ama her şeye zamanla anlaşılıyormuş, büyüdükçe..
O sırada gözüme gelen güneş ışığının beni rahatsız ettiğini fark ettim, kendime geldiğimde taşıma işinin bitmişti, yatağımdan kalktım, içeriye gittim.

28 Mart 2013 Perşembe

Konya da taşınma hikayesi

  Havalar çok kararsız,grip salgınları kol geziyor. Nasibime düşeni almış, kalorifer sıcaklığında camdan dışarıyı seyrederken, nane limon içiyorum. Meşgaleden yoksunluk, içimdeki benle yüzleşmelere vesile oluyor. Boyut değiştirmiş, yukarılarda bir yerden geçmişime ait kesitleri izliyorum.
  Ufak tefektim,iri kıyım akranlarım musallat olmuştu, kendimi koruyamıyordum. Bizim evi göstererek “sabilere elleşmeyeceksiniz” demişti ya, zırhlanmış, koruma altına girmiştim. Ahmet abi, koruyucu meleğim. Elleri cebinde başı öne eğik, evden çıkıyor, birkaç adım ileride taşa tüneyerek eve bakarken hüzünlü.
  Paketleme yapılmış ev eşyası kapı önüne dizilmeye başladığında, belli belirsiz kıpırdar gibi oldu, çömelmiş dizleri üzerinde ileriye doğru uzanmış kolları arasında ki başı biraz daha çökerken gözleri toprağı eşeliyordu. Taşıma için gelecek arkadaşlarına iş bırakmak istemez gibi çalışan babasını görmezden gelmişti. Kırgın, kızgındı sevdiği bu mahalleden, şehirden koparıyordu babası, yardım etmek içinden gelmiyordu.
  Takım elbiselerini, kravatları çıkararak taşımacılık işine yardıma gelen arkadaşını karşılayan Kerim amcanın neşeli haline baktıkça boğulacak gibi oluyordu Ahmet abi. Terfi edecek ne var diyordu, ne oldu şimdi, bilmediğimiz tanımadığımız şehre götürecekler bizi. Onu fark eden bir amca yanına gitti,sevecen tavırlarla gülümseyerek konuşuyor, ağabey başını yerden kaldırmadan dinlerken arada bir onaylayan hareketler yapıyordu.
  Nakliyat yapacak kamyon kapıya yanaştığında yüzündeki hüzün kaybolmuştu Ahmet ağabeyin. Kapakları açılan kamyon kasasında geceden ıslatılmış samanları süpürdüler, sonra branda serildi kasanın dibine. Babama sormuştum neden böyle yaptıklarını, kamyon kasasındaki çatlaklardan yarıklardan toz toprak girmesin, ambalajı iyi yapılamamış ev eşyası kirlenmesin cevabını almıştım. Yükleme işleminin bitiminde komşular tarafından ikram edilen yorgunluk çayını içen arkadaşlarını uğurlayan Kerim amcanın koltuk altına giren Ahmet etrafına gülücükler saçıyordu.
  Gidişine ne kadar üzülmüş, kırılmıştım, boyumca çocuklarım oldu da bir daha göremedim Ahmet ağabeyi. Nerelerde ne yapıyordur şimdilerde kim bilir.